Türkiye 2012’den bu yana Şangay İşbirliği Örgütü içerisinde diyalog ortaklığı statüsü ile yer alıyor. 3.8 milyar kişinin yaşadığı coğrafyayı kapsayan teşkilat, üyeleri ile toplam 27 trilyon dolar büyüklüğünde bir ekonomik gücü temsil ediyor.
Geçtiğimiz hafta Astana’da düzenlenen ŞİÖ Liderler Zirvesi sonrasından Türkiye’nin diyalog ortaklığından daha ileri bir seviyede örgütün içerisinde yer alması gündeme geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Astana dönüşü sonrasında uçakta yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin üyelik hedefine dikkat çekerek “Biz de Şanghay İşbirliği Örgütü’nde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi de buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi Teşkilat’a ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girdi. Bunun yanında yine Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimi üye bulunuyor. Türkiye’yi bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır“ ifadelerini kullanmıştı.
‘Türkiye’nin güvenlik kaygıları var’
Türkiye’nin ŞİÖ’ye üye olma hedefinin nedenlerini değerlendiren Ekonomi yazarı Recep Elçin şunları söyledi:
“ŞİÖ iktisadi bir teşkilattan ziyade daha çok savunma temelli bir örgüt. Hatta NATO’nun karşısına konumlanmış görünüyor. Batı dünyası bunu böyle algılıyor. Türkiye’nin burada yer almasının sebebi, güvenlik kaygılarından kaynaklanıyor. Bugüne kadar NATO şemsiyesi altında bulunan Türkiye’de birçok darbe girişimi gerçekleşti. Bunların bazıları başarılı da oldu. Bunların ardından NATO’nun olduğu biliniyor. Bölgede terör örgütlerine karşı Türkiye mücadele ederken NATO ülkeleri Türkiye’ye destek vermiyor. Aynı zamanda bu ülkeler bölücü terör örgütünden tutunda, FETÖ’ye kadar pek çok örgütü bünyelerinden barındırıyor. ŞİÖ’ye baktığımızda Rusya’sı, Çin’i olsun buradaki ülkelerde gerçek anlamda terör ile mücadele ettiğini görüyoruz. Batıdaki gibi sahte terör örgütleri uydurup da belli ülkelerin işgal etmek için mücadeleyi yürütmüyorlar. Bu nedenle siyasi zeminde Türkiye’nin daha yakın olduğu bir yer.”
‘Kutuplara arası köprü olma hedefi’
Türkiye’nin çok kutuplu dünyada farklı kutuplara ile diyalog halinden olduğuna dikkat çeken Elçin sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bir yandan AB üyeliği sürecinin devam ettirildiği, gümrük birliğinin güncellenmesi müzakerelerinin sürdüğü, son dört beş yılda ABD ile ticaretin iki kart arttığı ortamda, bir taraftan da siyasi ilişkiler gerilerken öbür taraftan da ŞİÖ’ye yakınlaşılıyor Türkiye kutuplaşan dünyada, kutuplar arası bir köprü olmak istiyor. Türkiye ‘Ben hem orada hem burada varım. Her yer ile diyalog kuracak bir ülkeyim’ diyor. Nasıl coğrafi olarak Asya ile Avrupa arasından geçiş noktası ise bu alanda da köprü olmak istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yönetimi ‘Biz sadece batı blokunda kalamayız. Biz Asyalı bir milletiz. Asya’nın geliştirdiği, çok kutuplu kuruluşlara da üye olalım’ diyor. BRİCS ile başladı, ŞİÖ uzun zamandır vardır. ŞİÖ savunma kapsamında bir örgüt olduğu için bunu çok daha anlamlı buluyorum. Bu iktisadi anlamda entegrasyonu daha da güçlendiriyor. Bugünlerde Çinli bir otomotiv yatırımı geldi, bazı teknoloji yatırımları konuşuluyor. Bir taraftan da Türk Ticaret Bakanı da Avrupalılar ile temas halinde. Bakıyorsunuz Türkiye D-8 etkinleştirmeye kalkışıyor. İslam İşbirliği Teşkilatını burada topluyor. Türk hükümetinin izlediği politika çok kutuplu dünyada her kutupta yer alma politikası. Bunun için de çok fazla tüccar, iyi bir pazarlamacı olmak gerekiyor. Bunu başarabilir mi onu zaman gösterecek. Bu Türkiye’ye kısa vade de bir şey kazandırmaz. Kazandırabileceği en önemli şey, batı kucağında görülen, batı silahlarına muhtaç görünen Türkiye’nin batılılara ‘Sizin alternatifiniz var. Bakın ben orada da varım’ deme şansı veriyor.”
gemerekajans.com.tr